Dünya genelinde karbon emisyonlarının azaltılması ve iklim değişikliğiyle mücadele için pek çok ülke çeşitli politikalar geliştirmektedir. Bu politikalardan biri olan Emisyon Ticaret Sistemi (ETS), karbon piyasalarının yönetilmesi ve sera gazı salımlarının azaltılmasına yönelik önemli bir mekanizma olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye de bu global hareketin bir parçası olarak ETS’ye dahil olmayı planlamakta ve bu konuda ciddi adımlar atmaktadır.

Emisyon Ticaret Sistemi

Emisyon ticaret sistemi (ETS), karbon salımına neden olan firmaların belirli bir emisyon sınırı içerisinde kalmalarını teşvik eden bir piyasa mekanizmasıdır. Bu sistemde, hükümetler belirli bir karbon bütçesi belirler ve şirketlere salımlarına uygun emisyon izinleri dağıtır. Şirketler, bu sınırları aşmamak için kendi operasyonlarında karbon salınımını azaltmaya çalışır. Eğer belirlenen sınırların altında kalırlarsa, ellerindeki fazla emisyon haklarını diğer firmalara satabilirler. Aksi halde, fazla emisyon yapan firmalar piyasadan emisyon hakkı satın alarak yükümlülüklerini yerine getirirler.

Türkiye’nin Emisyon Ticaret Sistemine Geçiş Süreci

Türkiye, 2016 yılında Paris İklim Anlaşması’nı imzalamış ancak anlaşmanın gerekliliklerini tam anlamıyla yerine getirecek bir yol haritası oluşturmamıştı. 2021 yılında bu anlaşmanın meclis tarafından onaylanması ile birlikte Türkiye, iklim değişikliğiyle mücadelede daha aktif bir rol üstlenmeye başladı. Bu doğrultuda, Türkiye’nin ETS’ye geçiş süreci de hız kazanmıştır.

Emisyon Ticareti Sistemi, Türkiye’nin karbon nötr hedeflerine ulaşmasına yardımcı olacak stratejik bir araç olarak öne çıkmaktadır. Türkiye’nin hedefi, sanayi ve enerji sektörlerinde karbon salımlarını azaltarak çevresel sürdürülebilirliği sağlamaktır. Avrupa Birliği’nin Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) gibi başarılı örnekler incelenmekte ve Türkiye’nin bu sisteme entegre olması için gerekli altyapı çalışmaları yürütülmektedir.

Türkiye’de Uygulanması Beklenen ETS Nasıl İşleyecek?

Türkiye’nin emisyon ticaret sistemine dair çalışmaları, özellikle sanayi ve enerji sektörlerini yakından ilgilendirmektedir. 2026 yılında  faaliyete girmesi beklenen bu sistemle beraber, şirketlerde karbon emisyonlarını sınırlama ve azaltma zorunluluğu ortaya çıkacak. Hükümetin belirleyeceği emisyon sınırları doğrultusunda, firmalar karbon salınımlarını azaltma stratejileri geliştirmek zorunda kalacaklar. Bu süreçte özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının artması ve enerji verimliliğinin sağlanması büyük önem taşıyacak.

Bir diğer önemli unsur ise emisyon ticareti sisteminin getireceği karbon piyasalarıdır. Firmalar, bu piyasalarda emisyon haklarını alıp satabilecekler. Yani, karbon salınımını belirlenen limitin altında tutmayı başaran bir firma, diğer firmalara emisyon hakkı satabilecek ve böylece hem çevreye hem de ekonomiye katkı sağlayacak.

ETS’nin Türkiye Ekonomisine Etkileri

Türkiye’nin emisyon ticaret sistemine geçişi, birçok sektörde yenilikçi ve sürdürülebilir teknolojilerin kullanılmasını teşvik edecektir. Özellikle enerji yoğun sektörlerde faaliyet gösteren firmalar, karbon salınımlarını azaltma konusunda ciddi adımlar atmak zorunda kalacaklar. Bu durum, Türkiye’nin enerji sektöründe dönüşümü hızlandıracak ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan yatırımların artmasına olanak tanıyacaktır.

Bunun yanı sıra, karbon ticareti piyasasının aktif hale gelmesi, yeni ekonomik fırsatlar yaratacaktır. Karbon kredileri, bir tür finansal enstrüman olarak değerlendirilecek ve bu piyasa büyüdükçe daha fazla firma bu sistemden faydalanabilecektir. Ancak, bu geçiş sürecinde firmaların ciddi bir şekilde hazırlık yapmaları ve düşük karbon stratejilerini uygulamaya koymaları gerekmektedir.

Emisyon Ticaret Sisteminin Türkiye’deki Geleceği

Türkiye’de emisyon ticaret sisteminin uygulanması, ülkenin çevresel ve ekonomik hedeflerine ulaşmasında kritik bir rol oynayacaktır. Sistemin etkin bir şekilde çalışabilmesi için yasal ve düzenleyici çerçevelerin oluşturulması gerekmektedir. Aynı zamanda, bu sisteme dahil olacak firmaların karbon ayak izlerini doğru bir şekilde hesaplayabilmesi için gerekli teknik altyapıların oluşturulması da büyük önem arz etmektedir.

Önümüzdeki yıllarda Türkiye, emisyon ticaret sisteminin hayata geçirilmesiyle birlikte düşük karbonlu ekonomiye geçiş sürecini hızlandıracak adımlar atacak. Bu süreçte, sanayi ve enerji sektörü başta olmak üzere tüm sektörlerin bu yeni düzene uyum sağlaması ve sürdürülebilirlik prensiplerini benimsemesi bekleniyor. Emisyon ticaret sistemi, Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması kapsamındaki hedeflerine ulaşmasında kritik bir enstrüman olacak ve aynı zamanda ekonomik büyümeyi sürdürülebilir bir temele oturtacaktır.

Sonuç

Türkiye’nin emisyon ticaret sistemine geçişi, karbon emisyonlarını azaltma konusunda önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir. Bu sistem, hem çevreyi koruma hem de ekonomik büyüme açısından büyük fırsatlar sunmaktadır. Firmalar, bu sürece uyum sağlamak için şimdiden hazırlık yapmalı ve düşük karbon stratejilerini uygulamaya koymalıdır. Türkiye’nin bu alandaki çalışmaları, küresel iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir rol oynayacaktır.